A Vitamini (Retinol): Eski doktorlar gece körlüğünü sığır ciğeriyle tedâvi ederlerdi. Sonra bu hastalık
tereyağı, morina balığı karaciğeri yedirilerek tedâvi edildi. 1915’te, ABD’de, sâdece kazein, nişasta ve
şekerle beslenen sıçanlardaki gelişme bozukluğunun, morina karaciğerinden elde edilen bir maddeyle
giderildiği keşfedildi ve bu maddeye A vitamini denildi. Bu maddeye A vitamini denmesinin sebebi
daha önce keşfedilen B vitamininden ayırmak içindi. Bundan sonra, 1920’de, bitkilerde bulunan boyalı
madde korotenin A vitamininin başlangıç maddesi olduğu bulundu. Hayvansal besinlerde bulunan
etkin A vitamini akseroftol veya retinoldür. A1 vitamini de denir. Kapalı formülü C20 H29 OH dır. Erime
noktası 62-64°C olan renksiz kristal bir maddedir. Molekülün bir sikloheksen p-iyonon halkası vardır.
Bu halkaya ucunda (-OH) grubu bulunduran 11 karbonlu bir grup bağlanmış olup bir atlamalı 4 tâne
çifte bağ vardır. Yağda çözünür suda çözünmez. Yiyeceklerde A vitamini yağlarla esterleşmiş halde
bulunabilir. Uzun süre ışıkta kalırsa harap olur. Pişirmekle pek harap olmaz. A vitamininin içinde
bulunduğu yağ, bozunur veya ekşirse vitamin de harap olur.
Az ışıkta görebilmek için retinol (A vitamini) gereklidir. Bu vitaminin eksikliği sebebiyle retinada, bir
boyalı madde olan rodopsin meydana gelemez. Rodopsin alacakaranlıkta görme olayına sebep olan
maddedir.
Eksikliği: A vitamini eksikliğinin erken ve önemli belirtisi gece körlüğüdür. Yine bu vitaminin
eksikliğinde epitel hücrelerinin gelişmesi ve farklılaşması bozulur. Deri kepeklenir ve kurur. El, derinin
üzerinde gezdirilirse kuru ve pürtüklü bir deri hissedilir. Benzer bozukluklar mukozada da görülür.
Bunun sonucu olarak da, mukozada enfekte (iltihâbî) durum ortaya çıkar. Yine aynı durum sindirim
kanalı mukozasında da görülür ki bunun sonucu emilim bozukluğu ve ishaller görülür. A vitaminine
bağlı ishaller A vitamini verilmesiyle 48 saatte düzelir. A vitamini eksikliği böbrek taşı meydana
gelmesine sebep olur. A vitamini eksikliği uzun sürerse kornea bozulabilir, yumuşayabilir ve üzerine de
iltihaplanma eklenirse kornea delinir ve körlük meydana gelir. A vitamini eksikliği kemiklerde
rezorpsiyonu azaltır ve kalınlaşmaya sebep olur. Bu kalınlaşma sonucu bâzı sinirler sıkıştırılmış olur.
Fazlalığı: A vitamininin ön maddesini ihtivâ eden besinleri çok fazla olan kimselerin derisinde sarılık
olur. Göz akında sarılık olmaz. Çünkü vücut bu gıdalarda bulunan karoten’in yeteri kadarını A
vitaminine çevirir. Geri kalan kısım da hipokarotene, bu da sarılığa sebep olur (Karaciğerle ilgili
sarılıktan farklı sarılık). A vitamininin fazlası zehirleyicidir. Zehirlenme, baş ağrısı, beyin omurilik
sıvısının artışı ve şuur bulanması şeklinde kendini gösterir. Daha kronik zehirlenmelerde iştahsızlık,
bulantı, bâzan kusmalar, baş ağrısı, görme bozuklukları, saçlarda kalınlaşma ve seyrelme, deride kuru
bir kaşıntı görülür. Karaciğer büyür. Bu durum vitaminlere aşırı düşkün olanlarda ve deri hastalıkları
sebebiyle aşırı A vitamini alanlarda görülür. Vitamin alınması kesildiğinde iyileşme başlar.
Biyokimyâsal mekanizması: A vitamininin gözdeki biyokimyâsal mekanizması bilindiği halde vücûdun
diğer yerlerindeki biyokimyevî mekanizması bilinmemektedir. Ancak bâzı ihtimaller mevcuttur.
Günlük ihtiyaç ve tedâvide kullanılması: A vitamini ihtiyacı yaşa, kadın ve erkek oluşa göre farklıdır.
Süt veren kadınların saf olarak ihtiyaç duyduğu A vitamini 1200 mikrogram/gün kadardır. 7 yaşından
îtibâren günlük A vitamini ihtiyacı 400-700 mikrogramdır. Anne gerekli şekilde besleniyorsa süt
çocuğuna dışardan ilâve A vitamini vermeye gerek yoktur. Normal pişirmeyle A vitamini ve bu
vitaminin meydana geldiği karoten pek harap olmaz. Kızartmalarda ikisi de tamâmen bozunur.
Güneşte kurutulan yiyeceklerde A vitamini harap olur. Gece körlüğü için üç gün arka arkaya 30 mg
(100.000 ünite) verilir. Ağızdan ve enjeksiyon hâlinde verilebilir. Üç gün sonra doz 9 mg düşürülür ve
belirtiler yok oluncaya kadar devam eder. Yanıklarda ve deri hastalıklarında kullanılır. Son zamanlarda
ağızdan alınan sentetik bir retinoik asit türeviyle ağır ve tedâviye dirençli psoriasislerde çok iyi sonuç
alındığı bildirilmektedir.
Kan serumunda A vitamini miktarı düşük olan kimselerin daha sık kansere yakalandığı ve bu vitaminin
kişiyi kansere karşı dirençli kıldığı bazı ciddî yayınlarda belirtilmiştir. Sindirim bozukluğu ve yalnız
pirinç, buğday, beyaz mısır gibi nişastalı besinlerle beslenen kimselerde A vitamini eksikliği
görülmektedir. A vitamini karaciğerde depo edilir ve buradan vücûda dağıtılır. Uygun besinler alan
kimsenin karaciğerindeki A vitamini deposu o kimseye aylarca yeter.
Gıdâlarda A vitamini: Bir insanın günlük A vitamini ihtiyacı 1 yumurta, bir litre süt, 25 gr tereyağı ve
100 gr tâze domatesten sağlanabilir. Hayvanlar yeşil ot yiyerek ihtiyaçlarını temin ederler. Aşağıdaki
gıdâların her birinin yüz gramındaki A vitamini, retinole eşdeğer olarak mikro gram cinsinden
verilmiştir. Balık ve balık yağlarında 45-27.000, tereyağında 800, yumurtada 100, sütte 40, yağlı
peynirde 300, sığır-koyun etinde 0,4, dana veya koyun karaciğerinde 5000-10.000, havuçta 2000,
yapraklı sebzelerde 600-700, domateste 100, tâze kayısıda 250, muzda 30, sarı patateste 600, sarı
şeftâlide 200 mikrogram retinol’e eşdeğer A vitamini bulunmaktadır. Normal patates, koyun, sığır yağı,
tahıllar, beyaz etli balıklar, bitkisel yağlar ve şeker A vitamini ihtivâ etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder