D Vitamini: Yüz yıllarca önce rahitis (raşitizm) denen kemik hastalığı balık yağı ile tedâvi edilirdi.
Raşitizm hastalığının, D vitamini eksikliği sebebiyle meydana geldiği 1918 yılında Mellanby adlı bir
hekim tarafından tetkikler sonunda bulundu. 1922 yılında D vitamini keşfedildi. Son 20 yıl içinde
yapılan çalışmalar, D vitamininin vücuttaki etkileri ve hareket tarzlarını büyük ölçüde aydınlattı.
Özellikleri: Özellikleri birbirine benzeyen D2, D3, D4, D5, D6, D7, şeklinde adlandırılan altı D vitamini
elde edilmiştir. D2 vitamini (ergokalsiferol) bitki menşeyli olup, en çok mantar ve mayalarda bulunur.
Ergosterol’un morötesi ışınlara mâruz kalmasıyla meydana gelir. Bu arada zehirli maddeler de
meydana gelebilir. D2 vitamini tedâvide D3 gibi etkilidir. Ancak tabiatte pek bulunmaz. D3 vitamini
(kolekalsiferol) hayvânî yağlarda çok bulunan 7-dehidrokolesterol’un morötesi ışınlara mâruz kalması
ile meydana gelen bir tabiî vitamindir. Tabiattaki besinlerin çok azında D vitamini vardır. Vücutta D
Vitaminini aktif hâle geçiren güneştir. Çünkü dışardan alınan 7-dehidrokolesterol aynı zamanda vücut
tarafından da yapılmaktadır. Îmâl edilen bu madde deri yüzeyine gelir ve bu yüzey güneşe mâruz
kalınca D vitamini meydana gelir. Araştırmacılar, yanakların yeteri kadar güneş ışığına mâruz kalması
sonucunda vücut için lâzım olan D vitamini meydana geldiğini belirtmektedirler. Sıcak bölgelerdeki
insanların esmer veya siyah olması D vitamininin yeterinden fazla meydana gelmesine mâni olur.
Fazla D vitamini zehirlenmelere yol açar. Hayvanlarda, sentez edilen D vitamininin ön maddesi tüysüz
derilere gider. Meselâ tavukların bacaklarının çıplak kısmında D vitamini meydana gelir. Sentetik D
vitaminleri de morötesi ışınlar kullanılarak laboratuvarlarda elde edilmektedir.
D vitamini eksikliği ve fazlalığı: D vitamini eksikliğinden ilk etkilenen sistem kemiklerdir. Kemiğin
teşekkülü için lâzım olan kalsiyumun, kemiğin teşekkül ettiği noktaya oturabilmesi için D vitamini
gereklidir. D vitamininin buradaki etkisi dolaylıdır. Yine D vitamini eksikliğinin sonucu kanda kalsiyum
ve fosfor miktarı azalır. D vitamini eksikliği çocuklarda raşitizm (rahitis) hastalığına sebep olur.
Erişkinlerde osteoporoz denilen (kemik yumuşaması) hastalık da D vitamini eksikliğindendir.
D vitamini fazlalığı önemli zararlara sebep olur. Ne kadar fazlasının zararlı olduğunu söylemek zordur.
Uzun süre günde 150 mikrogram D vitamini alınırsa zehir etkisi yapabilir. D vitamini fazlalığında kanda
kalsiyum fazlalığı olur ve zararlı etkiler buna bağlı olarak gelişir. İlk belirtiler kusma, sık idrar yapma,
bulantı ve iştahsızlıktır. Şuur bozulabilir. Kemiklere, böbreklere, damarlara, kalbe ve akciğere kalsiyum
oturması ve bu oturmalar öldürücü olabilir.
Sindirimi: İnce barsaktan yağ ile birlikte alınır. Yağ sindirimi bozulunca D vitamini alınması da bozulur.
Emilen D vitamini karaciğere gelir ve ilk değişme burada olur. Karaciğer de, D vitamininin 25.
karbonuna bir hidroksil kökü eklenir ve bu vitamin, 25-hidroksi kolekalsiferal hâlini alır. Bu madde
alfa-2-globülün’e yüklenerek kana geçer. Sonra böbrekte özel bir enzim vâsıtasıyla D vitamininin
hakiki aktif şekli meydana gelir ki bu 1,25-dihidroksi D vitaminidir. Bu D vitamini D3 vitamininden en az
10 defâ daha aktiftir. Bu 1,25-dihidroksi şeklindeki D vitamini hormon gibi davranarak, diğer bâzı
maddelerle birlikte kalsiyum ve fosfor metabolizmasını ayarlar. 1,25- dihidroksikolekalsiferolün üç ana
etkisi vardır: 1) İnce barsaktan kalsiyum sindirimini sağlar. 2) Kalsiyumun kemiklerden kana geçmesini
sağlar. 3) İnce barsakta fosforun emilimini sağlar.
Günlük ihtiyaç ve tedâvide kullanılması: D vitaminin günlük ihtiyacı kişinin güneş ışığına mâruz
kalışıyla alâkalıdır. Bol güneş alan bir kimse dışardan D vitamini almadan da idâre edebilir. Güneşe
mâruz kalmayan çocukların 10, büyüklerin ise 2,5 mikrogram D vitaminine ihtiyaçları vardır. Ancak
raşitizm hastalığına yakalanmış çocukların günde 25-125 mikrogram D vitamini alması gerekir.
Hastalık belirtileri yok oluncaya kadar devam edilir. Fakat bu arada D vitamininin zehir etkisi gözden
uzak tutulmamalıdır. 300.000 ünite D vitamini kalçadan veya ağızdan bir defâda verilmesi pek tavsiye
edilmez. D vitaminiyle tedâvide kalsiyumun da alınması gereklidir. Böbrekleri hasta olan raşitizm
hastalarına bol kalsiyumla 3-5 mg (120.000-200.000 ünite) D vitamini verilir. Osteoporoz tedâvisindeki
dozlar raşitizminkinin aynıdır. Eğer sindirim (emilim) bozukluğu varsa yine D vitamini vermek gerekir.
Ilıman ülke olan memleketimizde bilhassa büyük şehirlerde yaşayan çocuklarda ilk dört yaş bitinceye
kadar kış aylarında günde 10 mikrogram (400 ünite) D vitamini vermek faydalıdır. Sara ilâçları alan
çocukların sürekli D vitamini alması gereklidir.
Bâzı yiyecek maddelerinin 100 gramında bulunan D vitamininin mikrogram cinsinden miktarı şöyledir:
Morina balığı karaciğerinin yağında 210, konserve balıklarda 7 ilâ 10, yumurtada 1,5, tereyağında
0,75, yaz sütünde 0,03, karaciğerde 0,25, ette 0,001 mikrogram. Tabiattaki besinlerin çok azı D
vitamini ihtivâ eder. Sâdece bitki besinleriyle beslenen kimseler dışardan D vitamini almamış olurlar.
Çünkü tahıl, meyve ve sebzelerde D vitamini yoktur. Otlakta otlanan, yâni güneş gören hayvanların
ürünlerinde D vitamini daha çoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder